Bölümlerimiz
- Ağız ve Diş Sağlığı
- Alerji ve İmmünoloji
- Beyin Cerrahisi
- Cerrahi Onkoloji
- Çocuk Cerrahisi
- Çocuk Endokrinoloji
- Çocuk Gastroenterolojisi (Mide)
- Çocuk Genetik Hastalıklar
- Çocuk Kardiyolojisi
- Çocuk Nefroloji
- Çocuk Nöroloji
- Çocuk Romatolojisi
- Çocuk Üroloji
- Çocuk ve Ergen Psikiyatri
- Dermatoloji
- Diyetisyen
- Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
- Gastroenteroloji
- Genel Cerrahi
- Göğüs Cerrahisi
- Göğüs Hastalıkları
- Göz Bölümü
- Hematoloji
- İç Hastalıklar
- Kadın Hastalıkları ve Doğum
- Kardiyoloji
- Kardiyovasküler Cerrahi
- Kulak Burun Boğaz (KBB)
- Nefroloji
- Nöroloji
- Nükleer Tıp
- Ortopedi
- Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi
- Romatoloji
- Tıbbi Genetik
- Tıbbi Onkoloji (Kanser)
- Üroloji
Günümüzde genetik hastalık kavramı oldukça geniştir. Kanserler, kalp ve damar hastalıkları,ruhsal bozukluklar, ağır enfeksiyon hastalıklarıgibi birçok hastalığın genetik temeli olduğu ortaya konmuştur. Bu konularla ilgili genetik danışmanlık alınabileceği gibi, ayrıca zeka özürlü, görme özürlü, duyma özürlü ya da vücudunda olağan dışı bozuklukların bulunması gibi durumlarla gelen çocuklarımızı da değerlendirmektedir. Bunlarla ilgili yapılması gereken testler sorumlu laboratuvarlardan istenmekte ve değerlendirilmektedir.
Kalıtsal hastalıklar, doğumsal anomaliler, genetik sendromlar, ya da genetik yatkınlık sonucu ortaya çıkan hastalıklara gebelik (prenatal dönem) döneminden başlayarak tanı koyar. 18 yaşını aşmamış olan çocuklar ve bebeklerdeki genetik hastalıkların, teşhis, takip ve tedavi süreçleri, çocuk genetik hastalıkları uzmanlarının sorumluluğundadır.
- Down Sendromu
- Glikojen Hastalıkları
- Lizozomal Bozuklukları
- Nörofibromatozis
- Pediatrik Nöromüsküler Hastalık
- Pompe Hastalığı
- Primer İmmün Yetmezlik Hastalıkları
- Tüberoz Skleroz Kompleksi
- Morarma
- Sık nefes alıp verme
- Sıkıntılı solunum
- Sıkça görülen solunum yolu enfeksiyonu
- Kalpte üfürüm duyulması
- Çarpıntı
- Çabuk yorulma
- Baş dönmesi
- Bayılma
- Göğüs ağrısı
- Yüksek tansiyon
- Kilo alamama
- Gelişme bozukluğu
- Böbrek parankim hastalıkları
- Böbreğin kistik hastalıklar
- Glomerüler hastalıklar
- Tubulointerstisyel hastalıklar
- Sistemik hastalıklara bağlı böbrek tutulumları
- Laparoskopik girişimler (Kapalı cerrahi operasyonlar)
- Endoskopik girişimler (Açık cerrahi operasyonlar)
- Kolonoskopi, rektoskopi, anoskopi
- Sisitoskopi, üreteroskopi
- Ürodinamik incelemeleri
- Bronkoskopi
- Sistomerti
- Motilite çalışmaları
- Özofgus manometrisi
- Anal manometri
- pH metre çalışmaları (GER tanısı)
- Üroflovmetri
- Özofagoskopi, gastroskopi, duodenoskopia
- Tam ya da kısmi felçli hastaların hareketlerinin artırılması, koordinasyonun sağlanması ve kas gruplarının güçlendirilmesi
- Omurilik yaralanmaları bulunan ve serebral palsi hastalarının hayat kalitelerinin yükseltilmesi
- Spor yaralanmalarına bağlı olarak gelişen menisküs, kas zedelenmeleri, kırık ve diğer yaralanmaların rehabilitasyonu
- Romatoid artrit ve ankilozan spondilit gibi romatizmal hastalıkların tanı ve tedavisi sonrasında özel fizik tedavi yöntemleri ile hastanın hareketlerinin artırılması
- Osteoporoz ve dejeneratif eklem hastalıklarının rehabilitasyonu
- Skolyoz olarak tanımlanan omurga eğriliği bulunan hastaların tedavisi
- Fibromiyalji ve miyofasiyal ağrı sendromuna bağlı gelişen hareket kısıtlılıklarının giderilmesi ve hastaların hayat kalitelerinin artırılması
- El yaralanmalarına bağlı olarak uygulanan mikro cerrahi operasyonlar sonrası rehabilitasyon
- Bel ve boyun fıtığı operasyonu öncesi ve sonrasında hastaların günlük aktivitelerine hızlı bir şekilde dönebilmesi için rehabilitasyon
- Boyun kaynaklı baş ağrıları tedavisi
- Kol ve bacakta görülen sinir sıkışmalarının tedavisi
- Boyun, sırt, bel ve diğer bölgelerde bulunan kas ve iskelet sisteminde var olan kas spazmlarının ve diğer problemlerin manuel terapi ile acısız ve etkili bir şekilde giderilmesi
- Mide ağrısı şikayeti ile iç hastalıkları ve diğer kliniklere başvuran kişilerde,
- Midede ekşime, ağza asitli sıvı gelmesi, göğüste yanma, mide bulantısı ve inatçı kusma, ateş, yorgunluk gibi şikayetle başvuran hastalarda,
- Yutma güçlüğü (disfaji) ve yutkunurken takılma hissi şikayeti ile başvuran hastalarda,
- Sebebi bulunamayan aşırı kilo kaybı yaşayanlarda,
- Yeterli ve dengeli beslenmesine karşılık kansızlık (anemi) sorunu yaşayan kişilerde,
- Kahverengi ve yakanlı kusma, kanlı ishal ve siyah renkli dışkı şikayeti olan bireylerde,
- Önceden gastrointestinal sisteme ilişkin cerrahi operasyon geçirmiş ve kontrolden geçmesi gereken hastalarda,
- Uzun süren inatçı ve tedaviye yanıtsız kalan kabızlık öykülerinde,
- Ultrasonografi ve tomografi gibi görüntüleme işlemlerinde şüpheli lezyonlara rastlanılması durumunda bu lezyonlardan biyopsi alınması gereken hastalarda,
- Ağız yolu ile beslenemeyen ve perkutan endoskopik gastrostomi (PEG) ve perkutan endoskopik jejunostomi (PEJ) gibi uygulamalar ile hortumla beslenen hastaların kateter yerleştirme ve kontrol işlemlerinde endoskopi uygulamalarından yararlanılır.
- Dışkının siyah renkli olması, rektal kanama ve dışkıda kan görülmesi durumlarında
- Nedeni bulunamayan karın ağrıları, ishal ve kabızlıklarda,
- Bağırsak poliplerinin tanı ve tedavi işlemlerinde,
- Ailesinde bağırsak kanseri öyküsünün bulunduğu hastaların kontrollerinde,
- Nedeni bulunamayan kansızlık vakalarında,
- Gaita testi sonucunda dışkıda kan tespit edilen hastalarda,
- Bağırsak kanseri bulunan hastaların teşhis, tedavi ve cerrahi operasyon aşamalarında,
- Açıklanamayan kilo kayıplarının nedeninin araştırılmasında,
- Hemoroid (basur) hastalarının tanı ve tedavilerinde,
- Bağırsağa ilişkin yapılan görüntüleme işlemleri sonucunda şüpheli lezyonlara rastlanılan hastalarda,
- Dışkı yapısının uzun süre boyunca normalin dışında olduğu hastalarda,
- Ülseratif kolit, Crohn hastalığı gibi kronik bağırsak hastalıkları bulunan kişilerin kontrol ve cerrahi tedavi girişimlerinde,
- Kanser Cerrahisi,
- Meme Kanseri Cerrahisi,
- Kalın Bağırsak ve Rektum Kanseri,
- Anal Bölge Hastalıkları (Hemoroid, Fissür, Fistüller)
- Mide ve Yutak Kanseri Tedavisi,
- Karaciğer Safra Yolları ve Pankreas Cerrahisi (Laparoskopik Robotik)
- Safra Kesesi Taşı,
- Safra Yolları Taş ve Tümörü,Safra Kesesi İltihabı (Kolesistit),
- Pankreas Kanseri,
- Pankreatit
- Karaciğerin Metastatik Kanserleri,
- Karaciğer Kistleri,
- Robotik Cerrahi ve İleri Düzey Laparoskopik Cerrahi,
- Yumuşak Doku Tümörleri ve Sarkomları Cerrahisi,
- Fıtık Cerrahisi, Karın Duvarı Onarımları (Laparoskopik ve Robotik)
- Tiroid,
- Böbrek Üstü Bezi Cerrahisi (Laparoskopik ve Robotik),
- Karın İçi Isıtılmış Kemoterapi Uygulamaları
- Akciğer embolisi
- Akciğer kanseri
- Alerjik akciğer hastalıkları
- Kronik öksürük
- Obstrüktif akciğer hastalıkları olarak bilinen astım, bronşektazi ve KOAH
- Halk arasında akciğer zarında sıvı birikmesi olarak bilinen plörezi
- Pnomotoraks ya da diğer bir deyişle akciğerin sönmesi
- Pnömoni olarak tanımlanan zatürre
- Sebebi henüz bilinmeyen, akciğer tutulumuna neden olan ve tedavi edilebilen bir tür hastalık olan; sarkoidoz
- Sigara bağımlılığı, bırakma yöntemleri ve sigaraya bağlı olarak gelişen hastalıklar
- Açıklanamayan nefes darlığı problemi varlığında
- Nefes darlığına sebep olan durumun, kalbe mi yoksa akciğere mi bağlı olduğunun anlaşılması gerektiğinde
- Yoğun bakım ünitesinde yatan hastaların takibinde
- Hava yolunda var olan obstrüksiyonun saptanmasında
- Egzersiz sırasında gelişen durumların belirlenmesinde
- Tedaviye verilen yanıtın izlenmesinde
- Ameliyat öncesi risk faktörlerinin değerlendirilmesinde
- Nefes alıp vermeyi zorlaştıran hastalığın tanısının netleştirilmesinde
- Göz kapağı hastalıkları
- Göz kapağı estetiği
- Göz ve Botoks kullanımı
- Gözyaşı kanalı tıkanıklıkları ve diğer hastalıkları
- Guatra bağlı gelişen göz hastalığı ve pörtlek göz
- Gözün kaybı sonrası protez göz uygulamaları
- Orbita (Göz çukuru) hastalıkları
- Göz kapağı hastalıkları
- Anemi, trombositopeni ve lökopeni gibi hastalıklara neden olan kan hücrelerinin ya da hemoglobin üretimindeki bozulmalar.
- Hemolitik anemi ve immün trombositopenik purpura (iTP) gibi hastalıklara yol açan kan hücrelerinin yıkımının hızlanması.
- Orak hücreli anemi gibi hastalıklara sebep olan kan hücrelerindeki işlev bozuklukları
- Von Willebrand hastalığı ve hemofililer gibi pıhtılaşma bozuklukları
- Akciğer tromboembolisi, tromboz ve tromboflebit gibi kanın dolaşım sistemi içinde pıhtılaşması
- Lösemi, lenfoma ve myeloma gibi kan üretiminden sorumlu kemik iliği hücrelerinin ve lenf bezi hücrelerinin kanserleşmesi
- Fiziksel aktivite sırasında çabuk yorulma
- Genel hâlsizlik ve yorgunluk hali
- Sık enfeksiyon geçirme
- Hafif travmalarda dahi kanama
- Kanamanın uzun süre durmaması, pıhtılaşma güçlüğü
- Dengelenmeyen ateş
- Boyun, koltuk altı veya kasıklarda beze varlığı
- Bacağın tamamında ya da diz altında aniden gelişen ağrılı ödem.
Koroner Arter Hastalıkları
Koroner arter, kalbi besleyen atar damarların genel adıdır. Kalp tüm vücudu beslemek üzere kanı aorta (tüm vücudu besleyen ana atar damar) pompaladığı zaman ilk önce koroner arterler vasıtası ile kendini besler. Koroner arter hastalığı, kalbi besleyen koroner damarların daralması ve/veya tıkanması sonucu kalp kasının beslenmesinin bozulması sonucu meydana gelen durumdur. Kalbi besleyen 3 ana koroner damar ile bunlardan dallanan yan damarlardan meydana gelir. Kalbi besleyen ana koroner damarlar sol ön inen arter, sol sirkümflex arter ve sağ koroner arterlerdir.
Koroner arter hastalığı tüm dünyada ve ülkemizde en sık ölüm sebebidir. Koroner arter hastalığı bir kısım hastada direkt kalp krizi olarak görülmesine rağmen bir çok kişide kalp krizi olmadan erken teşhis edilebilmektedir.
Kalp Yetmezliği
Kalp yetmezliği genel anlamda kalbin çeşitli nedenlere bağlı olarak zarar gördüğü veya zayıfladığı durumlarda ortaya çıkan bir hastalıktır. Kalbin kan pompalama odacıkları olan ventriküllerin sertleşmesi, kalbin iki atışı arasında tam olarak kan ile doldurulamamasına neden olarak kalp yetmezliğine yol açabilir. Bunun yanı sıra kalp kasının zayıflaması veya hasar görmesi de ventriküllerin genişlemesine, dolayısıyla kanın vücudun tüm bölgelerine yeterli miktarda ulaşmasına yetecek düzeyde kan pompalayamamasına neden olur. Kalp yetmezliğinin gelişiminde genetik faktörler önemli bir role sahiptir. Ailesinde kalp yetmezliği öyküsü bulunan bireylerin bu hastalığa yakalanma olasılıkları diğer bireylere oranla oldukça yüksektir.
Kalp krizi (enfarktüs),
Kalbi besleyen atardamarlarda (koroner arterler) herhangi bir nedenle aniden ortaya çıkan tıkanma sonucu kalp kasına yeterince kan gitmemesine bağlı olarak kalp dokusunda hasar oluşmasıdır. Kalbi besleyen damarlarda yağ (kolesterol) birikmesi sonucu plak olarak adlandırılan yapılar oluşur (aterosklerozis). Plaklar zaman içinde çoğalarak damarı daraltır. Bu plakların çatlaması sonucunda damar içinde pıhtı (trombüs) oluşur. Oluşan pıhtılar damarı tıkayarak kalp krizine neden olurlar.
Kalp Ritim Bozukluğu (Aritmi) Nedir?
Dakikada 60-100 arasında düzenli bir şekilde çalışan kalp, bu ahengin bozulması sonucu ritim bozukluğu (aritmi) yaşar. Aritmi olarak da bilinen Kalp Ritim Bozukluğu, kalp atımlarının düzensiz hale gelmesinden kaynaklanır. Bu ritim bozukluğu meydana gelirken kalp çok hızlı (taşikardi), çok yavaş (bradikardi) veya düzensiz bir şekilde atabilir. Aritmilerin çoğu zararsız olsa da, bazıları hayati tehlikeye sebep olacak kadar ciddi olabilir. Örneğin, ritim bozukluğu sırasında kalp vücuda yeterince kan gönderemez ve bu durum kişide nefes darlığı, bayılma, baygınlık hatta ani ölüme sebep olabilir.
Kalp Ritim Bozukluğunun Nedenleri
Genellikle kalp hastası olan kişilerde görülen aritmiler, kalbinde hiçbir sağlık sorunu barındırmayan kişilerde de görülebilir. Bu nedenle, hastalarda evvela ritim bozukluğunun nasıl olduğu ve bu ritim bozukluğuna yol açan herhangi bir kalp hastalığının olup olmadığı göz önünde bulundurularak tetkikler yapılmaktadır. Zira aritmiler, kalp haricinde diğer sistemik hastalıklardan(anemi, tiroid bezinin fazla veya az çalışması, bazı hormonal hastalıklar vb.) kaynaklı olarak da baş gösterebilir. Bunun dışında, kalp ritim bozukluklarının doğuştan gelen bir zemini de olabilir ancak yine de bu ritim bozukluklarının ortaya çıkışı 20’li, 30’lu hatta daha ileri yaşları bulabilir. Sonradan oluşan kalp ritim bozuklukları ise genellikle kalp yetmezliği ve kalp krizi gibi yapısal kalp hastalıkları zemininde gelişir.
Periferik Damar Hastalıkları
Periferik damar hastalıkları, periferik arter (atardamar) ile ilgili hastalıkları ifade etmektedir. Periferik arter hastalığı ise; kollara, bacaklara ve iç organlara kan akışını sağlayan atardamarların ateroskleroz (damar sertliği) nedeniyle tamamen veya kısmen tıkanması nedeniyle oluşan bir hastalıktır. 35 yaş altındaki hastalarda bacaklardaki kronik oklüzif hastalığın başta gelen nedeni aterosklerozis obliteranstır.
Ateroskleroz (Damar Sertliği)
Ateroskleroz, sert kolesterol kütlelerinin (plak) atardamar (arter) duvarlarına yapışması ile meydana gelmektedir. Yapışan bu kolesterol plakları, arter duvarlarının sertleşmesine ve arter içerisindeki kanalın (lümen) daralmasına neden olmaktadır. Ateroskleroz insan vücudunda erken yaşlarda oluşmaya başlamaktadır. Yaşın ilerlemesi ile beraber ateroskleroz ağırlaştığında, arterler içerisinde ciddi darlıklar oluşabilmekte ve bu damarların beslediği dokularda iskemi (kan ve oksijen yetersizliği) meydana gelebilmektedir. Bacak arterlerinin ileri aterosklerozu ise yürürken veya egzersiz ile bacak ağrısına (klodikasyon), yara iyileşmesinde gecikmelere ve bacak ülserlerine (açık yara) neden olabilmektedir.
Kalp Kapağı Hastalıkları
Kalbimizin 4 kapağı var. Gün boyu dinlenmeden açılıp kapanıyor. Ancak yeterli açılmadığında ya da kapanmadığında çeşitli sağlık sorunlarının oluşmasına neden oluyor. Üstelik hastalığın başlangıcında bazen hiçbir belirti vermeyebiliyor. Yıllarca bu sorunlarla yaşayan ama haberi olmayan pek çok kişi bulunuyor.
Kalp Kapakçığı Nedir, Kalp Kapağı Hastalıkları Hangileridir?
Kalp kapakları, kalp odacıkları içindeki kan akımını doğru şekilde yönlendiren, her kalp atımı ile birlikte açılıp kapanan yapılardır. Dört adet kalp kapakçığı vardır: mitral, aort, triküspit, pulmoner kapak. Kalp kapak yapısının bozularak işlev yapamaz hale gelmesi sonucu kalp kapak hastalığı oluşur.
Kapakçıklarda hastalık iki şekilde gelişebilir, kapağın daralması ve/veya yetmezliği (geriye doğru kan kaçırması). Kapak hastalıklarının sebebi genetik, ileri yaş, enfeksiyon, kalp kası hastalıkları gibi çok çeşitlidir.
Kalp kapak hastalıkları uzun yıllar belirtisiz seyredebilir. Muayene sırasında doktorunuzun üfürüm duyması sonucu tesadüfen tespit edilebilir. Kapak hastalıkları mekanik sorunlar olduğundan ilaçlar ile tedavi edilemez, ilaç tedavileri ancak hastalığın ilerlemesini veya belirtilerin hafiflemesini sağlayabilir.
Kalp kapak hastalıkları genelde yavaş seyirlidir, ancak ileri düzeylerde kalp yetmezliği, inme, ritim bozukluğu ve bazen ani ölüme yol açabilir. Bu nedenle kapak hastalarının aralıklar ile ekokardiyografi tetkiki ile izlenerek kapak cerrahisi zamanının belirlenmesi gereklidir.
Uzun vadede kalp kapağına yönelik cerrahi girişim gerekecektir, bu kapağın onarılması veya tümüyle değiştirilmesi şeklinde olabilir.
Aort hastalıkları nelerdir?
Aort hastalıkları; damarın genişlemesi (anevrizma), damar tabakalarının birbirinden ayrılması (diseksiyon), damarın tıkanması veya daralması olmak üzere üç şekilde sınıflandırılır.
Aort anevrizmasında genişlemeye bağlı olarak damarın yırtılma riski vardır. Aile öyküsü, sigara, kokain kullanımı, ileri yaş aort anevrizması için önemli risk faktörleridir. Aort; kalbe, bacaklara, kola ve iç organlara kan taşıyan atardamardır ve aortun üç katmanı mevcuttur. Bu katmanlardan iç katmanın yırtılarak kanın orta katmana geçmesi ve yeni bir yol oluşturarak oradan akması aort diseksiyonunu meydana getirir. Yüksek tansiyon (hipertansiyon) önemli bir risk faktörüdür.
Damar sertliği nedeniyle ve diyabete (şeker hastalığı), sigara kullanımına, damarlarda yeterli kan akımının olmamasına veya pıhtı kalıntılarına bağlı olarak damarlarda tıkanma ve daralma aort hastalıkları arasında yer alan diğer kalp ve damar hastalığıdır.
Damar Sertliği (Ateroskleroz) Nedir?
Ateroskleroz ne demek sorusu ile günlük hayatta sıkça karşılaşılır. Adından da anlaşılacağı üzere ateroskleroz, damarların sertleşmesinden dolayı ortaya çıkan bir hastalıktır. İnsan vücudundaki atardamarlar, insan yaşamı boyunca tüm hareketlerine uyum sağlayacak ve vücuda göre şekil alacak esnek bir yapıya sahiptir.
Bu esnek yapısı sayesinde atardamarlar hücrelerin, doku ve organların ihtiyaç duyduğu kanın pompalanarak vücudun dengesinin korunmasına, sağlıklı bir yaşamın devam etmesine yardımcı olur. İnsan doğumundan ölümüne kadar kan akışı devam eder ve kesintiye uğramaz. İnsan vücudunun bu sistemi kusursuz bir şekilde işler.
Ancak birtakım nedenlerden dolayı damar çeperlerinde pıhtı ve kolestrol birikmesi damarda kalınlaşmaların oluşmasına sebep olur. Zaman zaman kan damarlarında pıhtı ve kolesterol birikmesi olabilir. Ancak bu durum sürekli olmadığı sürece kendiliğinden normale dönme eğilimi gösterir. Sürekli olarak kolesterolün yüksek olması gibi durumlarda ise damarlar kalınlaşarak esnekliğini kaybetmeye başlar. Bu durum ise damar sertleşmesi olarak tanımlanır.
Bunun sonucu olarak ise kanın arterlerden geçişi zorlaşır ve kan akışının sınırlanması sonucu ortaya çıkar. Kan akışının bu şekilde sınırlanması, kanın gerekli doku ve organlara zamanında ve yeterli miktarda ulaşamamasına neden olur. Beyin kanaması, kalp krizi gibi ölümcül hastalıkların birçoğu damar sertliğinin bir sonucu olarak ortaya çıkar.
Hipertansiyon nedir?
Tansiyon (kan basıncı), damar duvarına uygulanan basınç olarak tanımlanır. Tansiyon, kişinin kalbinin pompaladığı kan miktarına ve damar duvarında kan akışına karşı oluşan dirence bağlı olarak değişkenlik gösterir. Sistolik (büyük) tansiyon, kalp kasıldığı zaman oluşan maksimum kan basıncıdır. Diastolik (küçük) tansiyon, iki atım arasında kalp gevşediğinde atar damarlardaki ölçülen minimum kan basıncıdır.
Hipertansiyon, kanın damar duvarına uyguladığı basıncın yüksek seyretmesi durumudur. Tansiyon ölçümlerinde kişi en az 10 dakika dinlenmiş ve sakin olmalıdır. Bu şekilde yapılan, 3 ayrı ölçümde, sistolik kan basıncı 140 mmHg, diastolik kan basıncı 90 mmHg’nin üstünde saptanırsa hipertansiyon tanısı konulmuş olur.
Türkiye’de her 5-6 erişkinden biri tansiyon hastasıyken, 40 yaş üstü erişkinlerde bu oran 3’te 1 ‘e, 50 yaş üstü erişkinlerde ise 2’de 1’e düşmektedir.
Hiperlipidemi
Halk arasında kolesterol yüksekliği olarak bilinen hiperlipidemi terimi kandaki çeşitli yağların olması gerekenden yüksek düzeyde olmasını ifade eder. Kanda bulunan en temel yağ çeşidi kolesteroldür. Kolesterol, vücudumuzun tüm hücrelerinde bulunması ve hormonların temel yapıtaşını oluşturması sebebi ile sağlıklı yaşam için gerekli bir maddedir. Ancak kolesterolün belli bir seviyenin üstünde olması sağlığımızı tehdit eder. Yüksek kolesterol başta kalbimizin atardamarları olmak üzere vücudumuzu besleyen tüm atardamarlarda ateroskleroz adını verdiğimiz tıkayıcı damar hastalığı riskini arttırmaktadır. Ülkemizde en önde gelen ölüm sebebinin kalp damar hastalıkları olduğu göz önüne alınırsa hiperlipidemi ile mücadele çok önemlidir.
Hiperlipideminin sebepleri nelerdir?
Hiperlipideminin tek bir sebebi yoktur. Birçok faktör birlikte bu sürece katkıda bulunur. Kısaca özetlenecek olursa genetik faktörler, ilerleyen yaşla birlikte metabolizmanın yavaşlaması, yağlı gıdalardan zengin beslenme, şişmanlık, hareketsiz yaşam tarzı, egzersiz yapmama, sigara, aşırı alkol tüketimi, diyabet veya tiroid hastalıklarında olduğu gibi hormonal bozukluklar sayılabilir.
Dislipidemi Nedir?
Dislipidemi; kandaki yağ, kolesterol ve diğer lipid türlerinin anormal seviyelerde olması durumuna denmektedir. Lipitler (yağlar) vücudumuz için gerekli ve faydalıdır. Ancak olması gerekenin üstüne çıktığı durumlarda, kalp ve kalp damarlarıyla ilgili sorunlara sebep olmaktadır. Kalp sorunları ve kalp krizi riskini arttıran yağların bazı türleri vardır;
LDL Kolesterol: Kan damarlarında plak veya kümeler oluşmasına sebep olabilen, düşük yoğunluklu lipoproteindir. Kötü kolesterol olarak kabul edilmektedir.
HDL Kolesterol: Birikmelere sebep olan LDL’yi kandan uzaklaştırmaya yardımcı olan iyi kolesteroldür. Yüksek yoğunluklu lipoproteindir.
Kanınızda yüksek LDL seviyeleri bulunuyorsa, trigliserit seviyesinin de yüksek olması beklenmektedir. LDL kolesterol yüksek olduğu durumlarda, onu dengeleyen HDL kolesterolün çok düşük olduğu gözlemlenebilir. LDL seviyesinde yükseklik, kalp rahatsızlıklarına, felce ve mide rahatsızlıklarına sebebiyet vermektedir.
- Doğumsal işitme kayıpları
- Kulak tümörleri
- Kulak zar delikleri
- Orta kulak iltihabı
- Dış kulak yolu iltihabı
- Otoskleroz
- Yüz felci
- Çınlama
- Baş dönmesi
- Akciğer Rahatsızlıkları: Akciğerde kan pıhtılaşması olarak bilinen pulmoner emboli tanısında uygulanır.
- Böbrek Rahatsızlıkları: Böbrek enfeksiyonları, böbreklerde idrar kaçağı varlığının araştırılması ve idrar yollarında tıkanıklığın görüntülenmesi için kullanılır.
- Kalp Rahatsızlıkları: Bazı hipertansiyon vakalarında hastalığın sebebinin araştırılması, koroner arter hastalığının tanısı, bypass cerrahi ile tedavi olanların değerlendirilmesi için uygulanır.
- Nörolojik Rahatsızlıklar: Beyin, boyun, damar ameliyatlarının yanı sıra Parkinson, epilepsi odağının saptanması, epilepsi amacıyla operasyon planlanan hastaların değerlendirilmesi amacıyla, demans ve bazı felç hastalıklarının tanısında kullanılır.
- Onkolojik Rahatsızlıklar: Tümör varlığının ve yerinin saptanması, tümör evresinin belirlenmesi, tümörün diğer doku ve organlara sıçrayıp sıçramadığının saptanması ve kanserli kemiklerde ağrı tedavisi için uygulanır.
- Ortopedik Rahatsızlıklar: Gizli kırıkların ve kemik enfeksiyonlarının saptanması için kullanılır.
- Diğer Rahatsızlıklar: Guatr, safra kesesi, bağırsak kanaması, yemek borusu ve mide hastalıklarının yanı sıra lenf yollarının incelenmesi, gizli enfeksiyonun saptanması, tükürük bezlerinin değerlendirilmesi için kullanılır.
Modern ortopedi ve travmatolojinin kabul ettiği tüm tanı ve tedavi yöntemleri Ortopedi ve Travmatoloji anlaşmalı hastanelerimizde titizlikle uygulanmaktadır. Ortopedi ve Travmatoloji bölümler Türkiye’de ve dünyada sadece tedavi hizmetlerine değil, tıbba da önemli katkılar sağlamıştır. Geniş deneyime sahip akademik kadro, her yıl uluslararası bilimsel kongrelere katılarak elde ettiği önemli çalışmalarla hizmet vermektedir.
- Her türlü nadir hastalığı olan çocuk ya da erişkin bireyler.
- Yenidoğan bebekte genetik hastalık şüphesi, her türlü kas hastalıkları
- Büyüme-gelişme geriliği, kısa boyu olan çocuklar
- Cinsiyet gelişim bozuklukları
- Akraba evliliği olup gebelik öncesi ya da gebelik sürecinde olanlar
- Riskli Gebelikler (Ultrason anomalili, Tarama riski olan gebeler)
- Tekrarlanan gebelik kayıpları (2 yada daha fazla düşük)
- Çocuk sahibi olamama (infertilite)
- Tüp bebekte embriyo analizi gereken preimplantasyon genetik tanı (PGD, PGS) danışmanlığı